Kadından Kadına Aktarım
Kadından Kadına Aktarılan Çok Eski Bir Gelenek Karın Bağlama
Rahmetli annem lohusalıklarında babaannemin ona bebek gibi baktığını anlatırdı. 40 gün hiç iş yaptırmamış. Sıcak ve sessiz bir odada hep hizmet etmiş. Çünkü babaannem için hamilelik ve lohusalık kutsaldı dünyaya yeni bir ruh gelmesine aracı olmak çok kutsaldı. Babaannem çok iyi bir Müslümandı ama ben onun uygulamalarının bazılarını Şamanizm, Maya ve And Kültürü ile çok bağdaştırırım. Anne bakımı konusunda uzmandı. Tonu ve dokunuşu mükemmeldi. O ve Şehriban Teyzem sanki doğumda yönetmek için değil, sessizce tanıklık etmek için varlardı.
Babaannem karın bağlama yapmış anneme. Öğretmen olan Anneciğim de bana. Atık kanı hızlı boşaltmak, rahmi en kısa zamanda eski haline getirmek lazım, demişti. “Ödemi atar, vajinanın şişliği iner ve büyük tuvaletine rahat çıkar, hemoroit olmazsın. İleride sırtın, belin ağrımaz”. “Daha hızlı incelirsin”.
Doğumda fiziksel bedenimiz ve ruh yapımız çok değişime uğrar arkadaşlar. Kalçalar ve ayaklar genişler, pelvis eğilir, karın kasları gerilir. Rahim büyür, büyüyen rahim tüm iç organları yukarı iter, kaburgalar genişler, göğüsler şişer ve ruh hassaslaşır. Binlerce yıllık bir teknik olan karın bağlama işte bu değişiklikleri kontrol etme amacı güder. Bu yüzden olsa gerek babaannem buna “kemikleri yerine getirme” derdi. Rahmi ısıtma, derdi.
Bu uygulama farklı kültürlerde farklı şekilde yapılabilmektedir. Dünyanın farklı yerlerinden ebelerle geçmişte bağlama teknikleri konusunda temaslarım oldu.
Meksika ve Ekvator bizden çok daha detaylı (Masaj, tütsü gibi şeyler dâhil) ve seremoni şeklinde yapıyorlar.
Anadolu’daki genel usul şu şekildeydi: Doğumdan 2 gün sonra Annem önce kalçalarımı hafifçe sallamıştı. Sonra göğsün altından basenlerime kadar ılık badem yağı sürmüştü. Sonrasında sağlam ve büyük bir pamuklu bezi göğsümün altından başlayarak belin ve kalçanın etrafında döndürerek sıkıca sarmıştı. Orta kısmı daha çok sıkmış, üst kısmı solunumu engellemeyecek şekilde daha serbest bırakmıştı. Vücudum 40 gün boyunca günde ortalama 8-10 saat bu şekildeydi. Kalabildiği kadar kalsın, derdi Şehriban teyzem. Bunu ölü doğum yapanlara da yapıyordu. Süre için her gün en az 2 saat yapılır, sıkılınca çözülür, diye yazılı notlarımda.
Bu topraklar birçok doğuma tanıklık etti. Anadolu Toprakları çok seviyorum seni.
Bu yazı tıbbı bir öneri olarak yazılmamıştır.
Foto Kaynakça: https://youtu.be/-lR6y3F8wUk?si=T4SwdakXUvWfI6Xc alınmıştır